26 Şubat 2007 Pazartesi

Tim Burton'dan Kısa Bir Şiir-Öykü

İstiridye Çocuğun Hüzünlü Ölümü



Adam ilan-ı aşk için bir kum tepesini
düğün için deniz kıyısını seçti.
Ve dokuz günlük balayı
Capri adasında geçti.
İlk akşam yemeği: Balık yahnisi.
Doğrusu çarpıcı bir yemek.
Adam yumuladursun,
kadından bir dilek.
Dileği yerine geldi: Bebek.
Ama bir soru doğdu o an:
İnsan mıydı bu doğan?
Gerçi beşer parmak vardı
ellerde ayaklarda;
işitip hissediyordu da... Öyleyse
mesele neydi ki? Ah, bu çocuk
öyle tuhaf bir şeydi ki!
O aşk hikayesinin sonu buydu.
Bu doğum o mutluluğun sonuydu.
Çıkıştı doktora kadın:
"Benim olamaz bu. Çok farklı huyu suyu.
Kokusuna bakın:
Okyanus, yosun ve deniz suyu!"
Doktor içerledi: "Hanımefendi,
kabahat benim mi oğlunuz yarı-istiridyeyse?
Siz yine şanslısınız: Dün bu ilde
gagalı bir kız doğdu -üç kulaklı. Her neyse. Siz
en iyisi şirin bir eve taşının -sahilde."
Uygun isim arandı -epey. Sonunda
Sam oldu adı. Tabii aslında:
"Midyeye benzeyen o şey."
Sonra herkeste bir merak, bir merak:
İstiridye Çocuk ne zaman kabuğundan çıkacak?
Bir gün Thompson dördüzleri onu görünce
"Çift kabukluuu!" diye alay edip kaçtı çabucak.
Bir bahar günü sokakta unuttular.
Sam yağmur altında kaldı.
Biriken suyun mazgaldan gidişine
baktı -daldı.
Annesi arabayı otobanda durdurmuş,
ön panele vurup duruyordu.
Keder,
hüsran,
ızdırap.
Tahammül etmek zordu.
Bir gece, "Hayatım," dedi kocasına,
"sakın alay ettiğimi sanma.
Bana tuhaf gelen bir şey var.
Kızmaca yok ama. Anlaşılan
yataktaki sorunlarından ötürü
oğlumuzu suçluyorsun her an."
Adam perişan.
Macunlar, merhemler denedi
umutlanıp zaman zaman.
İksirler, losyonlar...
Ve kaşındıkça kaşındı -kan revan.
Doktor dedi ki adama:
"Kesin bir şey denemez ama, belki
derdinizin devası derdinizin sebebi.
İstiridye seks gücünü arttırır derler. Kim bilir,
oğlunuzu yerseniz
saatlerce sevişmek size vız gelebilir."
Gece adam usulca
süzüldü oğlunun odasına.
Gözünde kan,
alnında ter,
dilinde yalan.
"Mutlu musun, evlat? Doğrusu
Cennet dururken
çekilmez böyle hayat.
Düşün hele: Bezip de bu hayattan
ölmek istemez mi insan?"
Gözlerini kırpıştırdı Sam
ama cevap vermedi.
Babası iyice kavrayıp bıçağı
gevşetti kravatını.
Tam tutmuş kaldırırken,
oğlu ceketine damladı;
adam kabukları ağzına dayadı
ve gidiverdi Sam boğazından aşağı.
Sam'den arta kalanları
hemen götürüp gömdüler
deniz kıyısına, kumsala.
Bir damla gözyaşı, bir dua...
Ve pürtelaş döndüler yuvarlarına.
İstiridye Çocuğun mezarı : Haç
sahile vurmuş olan
bir tahta parçasından.
Ve kuma yazılmış bir söz:
"Kurtarır Hazret-i İsa."
Ama silindi hatırası
denizin ilk kabarmasıyla.
Sıcacık yatakta adam
karısını öperek "Haydi,
deneyelim,"
dedi.
"Ama bu defa," diye fısıldadı kadın,
"bir kız evlat isteyelim."

Kitap: The Melancholy Death Of Oyster Boy & Other Stories (İstiridye Çocuğun Hüzünlü Ölümü Ve Başka Öyküler)
Yazar: Tim Burton
Çeviri: Tarık Günersel